ALİ b. ÎSÂ el-KEHHÂL

Göz hastalıkları üzerine yaptığı çalışmalarla ün kazanan Ortaçağ İslâm dünyasının en büyük hekimlerinden biri.

Batı dünyasında Jesu Hali olarak tanınan Şerefeddin Ali b. Îsâ’nın hayatıyla ilgili bilgiler az ve tartışmalıdır. Bazı kaynaklarda hıristiyan olduğu kayıtlı ise de bunun taşıdığı Îsâ (Jesu) adından kaynaklanmış olması muhtemeldir. Öğrenimini Bağdat’ta Ebü’l-Ferec b. Tayyib’in yanında yapmış, meslekî çalışmalarına da yine Bağdat’ta devam etmiştir. Eserinde cerrahlara verdiği öğütlerden, deontolojik kaidelere çok riayet eden dikkatli ve basiretli bir hekim olduğu anlaşılmaktadır.

Hayatı hakkındaki bilgilerin azlığına karşılık Teźkiretü’l-keĥĥâlîn fi’l-Ǿayn ve emrâżihâ adlı eseri bugüne eksiksiz ulaşabilmiştir. Kısaca Teźkire veya Teźkiretü’l-keĥĥâlîn olarak bilinen bu kitap, göz ve göz hastalıkları konusunda yazılmış ve günümüze kadar gelebilmiş Arapça eserlerin en genişi ve en eskisidir. Ali b. Îsâ kitabının önsözünde eserini yazarken başta Galen ve Huneyn b. İshak olmak üzere Hipokrat, Dioskorides, Oribasius ve Paulus’un eserleriyle kendi tecrübelerinden ve hocalarının bilgilerinden istifade ettiğini belirtmektedir. Teźkiretü’l-keĥĥâlîn üç bölümden meydana gelmektedir. Birinci bölüm gözün anatomi ve fizyolojisini; ikinci bölüm göz kapakları, göz yaşı bezleri, kornea ve uveanın hastalık ve tedavileriyle katarakt ameliyatını; üçüncü bölüm ise “gözün iç hastalıkları” başlığı altında miyopi, hipermetropi, gece-gündüz körlüğü ve şaşılık gibi görme bozuklukları ile lensler, görme sinirleri ve retina gibi gözün çeşitli kısımlarına ait hastalıkları ihtiva eder. 132 çeşit göz hastalığı tarifinin yer aldığı kitap, genel sağlığın korunması için yapılan bazı tavsiyeleri ve alfabetik şekilde tasnif edilmiş 141 basit ilâcın göze etkilerini açıklayan bir kısımla sona ermektedir. Eserin orijinal yönlerinden biri de o güne kadar bilinen lokal anestetiklerin yanı sıra, ağrılı ameliyatlarda ilk defa mandragora (adamotu) ve opium (afyon) buharı gibi genel anestezi yapan maddelerin yardımıyla göz ameliyatlarının nasıl yapılacağını tarif etmiş olmasıdır.

Teźkiretü’l-keĥĥâlîn yazıldığı XI. yüzyılın başlarından itibaren büyük ilgi görmüş ve tamamının veya bazı bölümlerinin çeşitli şerhleri yapılmıştır. Meselâ Dânyâl b. Şa‘ye’nin Teźkire’nin bazı meselelerine verilmiş cevapları ihtiva eden bir eseri vardır (Nuruosmaniye Ktp., nr. 2/3576, vr. 29b-86ª). Ayrıca eser Ortaçağ’da İbrânîce’ye ve iki defa da kötü bir tercüme ile Latince’ye çevrilmiş (Tractus de oculis Jesu b. Hali, Venedik 1497, 1499, 1500), XX. yüzyılın başında da yeniden yapılan İbrânîce tercümesiyle birlikte Epistola Ihesu filii Haly de cognitione infirmitatum oculorum sive memoriale oculariorum quod compilavit Ali b. İssa adıyla yayımlanmıştır (Paris 1903). Bunun dışında kitabın çeşitli bölümleri günümüz dillerine de çevrilmiştir (bk. Sarton, I, 731-732). Eserin orijinalinin dünyanın belli başlı kütüphanelerinde çeşitli yazma nüshaları bulunmaktadır (bk. Sezgin, III, 339; Türkiye’deki nüshaları için ayrıca bk. Ramazan Şeşen v.dğr., s. 302-304).